9 Ağustos 2013 Cuma

PIAZZA DI SPAGNA (İspanya Meydanı)-ROMA


                                            PIAZZA DI SPAGNA

               İSPANYA MEYDANI VE İSPANYOL MERDİVENLERİ
















İSPANYA MEYDANI, Roma'nın herhalde dünyaca tanınan en ünlü meydanlarından biri. 17. yy.da kiliseyle aynı adı taşıyan bu alana daha sonraları burada yasayan İspanya büyükelçisi sebebiyle "İspanya Meydanı" adı verilmiş. Roman barok stilinde ve kelebek planında yapılmış. Ara sokaklarıyla  lüks alışveriş caddelerinden bazılarına bağlanıyor. Eski yıllarda olduğu gibi halihazırda sanat ve moda etkinliklerine ev sahipliği yapan ayrıca zaman zaman film ekiplerini de ağırlayan bir yer. Başka bir açıdan bakılırsa da insanların birbirleriyle buluşmak için sözleştikleri çok bilinen bir mekan. Faytonlar da turistleri gezdirmek için burada hazır bekliyorlar.


İSPANYOL MERDİVENLERİ, İspanya Meydanı'nda bulunuyor. İspanya meydanıyla bir üst sokaktaki Trinita dei Monti kilisesini birbirine bağladığı söylenebilir. Ben saymadım ama 135 basamaktan oluştugunu okumuştum. Papa Benedict XIII'ün isteğiyle 1723 yılında, Francesco De Sanctis ve Alessandro Specchi tarafından tasarlanarak inşa edilmiş 

Bu kadar meşhur oluşunun sebebi de herhalde burada oturmanın (özellikle de sevgiliyle) geleneksel hale gelmesinden. Ayrıca basamaklar çok geniş olduğundan biraz da yorgunsanız dinlenip nefes almak için iyi bir seçim. Adeta " gel buraya otur" diyor insana. 


Merdivenlerin sağında ünlü İngiliz şair John Keats'ın (1795-1821) evi bulunuyor. Romantik şair, yakalandığı tüberküloz hastalığı yüzünden yakınlarının tavsiyesi üzerine buraya yerleşmiş ve ne yazık ki iyileşemeden vefat etmiş. Yetenekli şair öleceğine yakın herhalde unutulup gideceğini düşünerek mezarına şu sözün yazılmasını arzulamış.
                                "Burada adı suya yazılı bir şair yatıyor." 
Kendisi görememiş ama günümüzde İngiliz Edebiyatı içinde adı geçen ünlü şairlerden biri. Hatta 2009 yılında, yaşamının son yıllarını ve aşkını anlatan"Bright Star" adlı bir film de çevrilmiş ve Altın Palmiye ödüllerine aday olmuş.
Ev, günümüzde müzeye dönüştürülmüş durumda. Zamanında İspanya büyükelçisinin  de bu evde yaşadığını öğrendim.

           COLONNA DELL'IMMACOLATA CONCEZIONE

İspanya meydanındaki ilgi çeken başka bir unsur da bu sütun. 1857 yılında mimar Luigi Poletti tarafından yapılmış. Üzerindeki Meryem Ana bronz heykeline kadar yüksekliği 11.81 metre. Sütunun taban kısmında dört tane heykel bulunuyor. Bunlar Musa, David, İşaya ve Hezekiel isimli peygamberleri simgeleyen heykeller.

Musa heykeli Ignatius Jacometti, David heykeli Adam Tadolini, İşaya heykeli Salvatore Revelli ve Hezekiel heykeli Carlo Chelli tarafından yapılmış.












 TRINITA DEI MONTI KİLİSESİ

 İspanya meydanına bakan yüksek bir yerde bulunuyor. 1502-1519  yılları arasında Fransız mimarisine uygun tarzda yapılmış. Bütün yapım masrafları da zamanın Fransa kralı tarafından karşılanmış.
Ön cephede ikiz çan kuleleri var. Binanın önünde ise Mısır taklidi bir dikilitaş bulunuyor. Bu alandan Roma'nın panoramik görünümü çok güzel. (Altta sol resim). Dikilitaş'ın bulunduğu yerde çok sayıda resim satıcıları ve portre ressamları var. Dilerseniz muhteşem Roma manzarasını arkanıza alarak portrenizi yaptırabilirsiniz.













                                          

               
                 BARCACCIA ÇEŞMESİ (Fontana della Barcaccia)

Kiliseden bakıldığında basamakların bitiminde Barcaccio Çeşmesi bulunuyor. Batmakta olan bir tekne şeklinde tasarlanmış. 16. yüzyılın sonlarında Tiber nehri seller yüzünden taştığında karaya oturan bir teknenin öyküsünü vurgulamak için bu şekilde tasarlandığı söyleniyor.
Geç manierist dönem heykeltraş Pietro Bernini ve oğlu barok sanatçı Gian (Giovanni) Lorenzo Bernini tarafından 1627 yılında yapılmış.


İspanya meydanına metro ile "Spagna" durağında inilerek gidilebilir.







                                                            





                       

18 Haziran 2013 Salı

VİYANA'da ULAŞIM

                                               VİYANA'DA ULAŞIM

Havaalanından şehir merkezine ulaşım: Toplu taşıma.

OTOBÜS İLE: Viyana'ya gitmeden evvel konaklama yerinin adresini ya da bölgesini  iyi bilmek gerekiyor. Çünkü havaalanında şehrin değişik bölgelerine götüren birden fazla otobüs var. Seçimi gidilecek yere göre yapmak gerekiyor. Her otobüsün kalkış durağında güzergahlar yazıyor. 

Bu yolu tercih etmek etrafı seyretmek açısından hoş oluyor. Ücreti  8 euro.  Gidiş dönüş alınırsa 13 euro.

Şehir merkezi Stephanplatz. Havaalanı otobüsü, yürüme mesafesindeki Schwedenplatz'da indiriyor. Dönüş için de aynı yerden kalkış yapıyor. U1 ve U4 metro durakları hemen yakınında. Eğer U3 metrosuna binilecekse U1 metrosuna binip bir durak sonra U3 metrosuna aktarma yapmak gerekiyor.

TREN İLE: CAT (City Airport Train) trenleri 16 dakikada şehir merkezine götürüyor. Landstrabe (Wien Mitte) durağında indiriyor. Tren kalkış saatleri ve ücretleri web sitesinden öğrenilebilir.     https://www.cityairporttrain.com/SpecialPages/Booking-

METRO İLE:  Havaalanından Wien Mitte'ye S2 hattı ile, dönüşte de S7 hattı ile 25 dakikada ulaşım sağlanabilir.  Ücreti 4 euro.

Şehir içi ulaşımda her zaman olduğu gibi metro hatları insana çok zaman kazandırıyor. Fakat tramvayların da hatırı sayılır kolaylığı var. Bir kere çevrenizi görüyorsunuz, ikincisi çok sık aralıklarla çalışıyorlar ve de her yerdeler. Önemli olan gidilecek  yere göre hangi numaralı tramvaya binileceği.

                                                            VIENNA CARD
 72 saat geçerli Vienna Card birçok müze, saray ve kafelerde indirim sağlıyor. Şehir içi ulaşımda bütün toplu taşıma araçlarında üç gün boyunca kartınızla yolculuk yapabilirsiniz. Vienne Card, havaalanından alınabilir. İçinden ayrıca gidilecek yerleri ve ulaşım araçlarını numaralarıyla gösteren bir harita da çıkıyor. Bütün Viyana'yı bu haritaya göre gezdim diyebilirim. Ücreti 19.90 euro.
 




8 Mayıs 2013 Çarşamba

THE GALLERIA BORGHESE-ROMA



                              THE GALLERIA BORGHESE-ROMA


   Roma'da Kardinal Scipione Borghese'nin özel koleksiyonuna ev sahipliği yapan bu müzeyi ziyaret etmek  için Türkiye'den randevu alamamıştım. Roma'da kaldığım günlerde önce randevu alayım sonra gezeyim dedim fakat gittiğimde açık olması gereken bir günde nedensiz yere kapalıydı. Ertesi gün erkenden gittim ve şansıma ilk randevu saati olan 09.00-11.00'i verebileceklerini söylediler. Memnuniyetle kabul ettim tabii. Diğer saatler doluymuş. İçeride iki saat kalınabiliyor ve aynı anda sınırlı sayıda kişinin gezmesine müsaade ediliyor. Çünkü eski bir villa. Heykeller, yağlıboya tablolar, vazolar. Her sanatseverin gezmeye doyamayacağı bir galeri. Özellikle Bernini heykelleri görülmeye değer. İçeriye fotoğraf makineleri ve çantalar sokulmadığından resim çekemedim. Fakat galerinin web sitesinden örnek eserleri incelenebilir.
 (http://www.galleriaborghese.it/borghese/en/edefault.htm)

Müzeye, Metro A hattı ile Flaminio durağı ya da Spagna durağında inilerek gidilebiliyor. Birden fazla giriş kapısı var. Ben Termini istasyonunun oradan kalkan 217 no.lu otobüs ile gittim. 116 no.lu otobüs ile de gidilebiliyor hatta galerinin bahçesinde indiriyor. 

Bahçeye girince birdenbire dış dünyaya ait seslerin kesilmesi insana garip bir huzur  veriyor. Ağaçlar, çiçekler,  sessiz ortam ve tabii ki hissedilen bol oksijenli temiz hava. Villa Borghese'i büyük bir park olarak adlandırabilirim. Müzeyi gezdikten sonra  bol bol yürüdüm, temiz hava aldım, biraz banklarda oturdum. İnsanlar buranın tadını çeşitli şekillerde çıkarıyorlar. Yürüyüş yapanlar, koşanlar, değişik bisikletlerle gezenler, uyuyanlar, banklarda oturanlar vs. En çok yeşillikler üzerinde uyuyanlara özendim.

Parkın içinde Galleria Borhese'den başka bir iki müze, tiyatro, anıtlar, kafe, bisiklet kiralama yeri, hayvanat bahçesi  ve daha başka yerler de görmek mümkün.




























10 Nisan 2013 Çarşamba

ROMA'da ULAŞIM

Roma'da ulaşım her şekilde çok kolay sağlanıyor.  Belediye otobüsleri, tramvaylar, elektrikli otobüsler, metro hatları , kiralık bisikletler, motorsikletler. Bulunduğunuz yere göre  işinize gelen  ulaşım aracına binebilirsiniz.

En önemlisi nerede konaklayacağınız. Bence Termini tren istasyonunun bulunduğu bölgede ya da çevresinde konaklamak iyi bir fikir olabilir. Çünkü otobüslerin ve tramvayların çoğu, şehir gezisi yaptıran tur otobüsleri , havaalanına ulaşım sağlayan araçların hepsi oradan kalkıyor. Ek olarak A ve B metro hatlarının kesişme noktası.

Fiumicino havaalanından şehre ulaşmak için treni seçerseniz eğer, kontrolden geçtikten sonra kapıdan çıkmadan sağa dönüp alt kata inmeniz gerekiyor. Orada yarım saatte bir kalkan Leonardo Expresi gene yarım saatte şehir merkezine ulaşım sağlıyor. Ücreti 14 euro. Bilet iki ay süreyle geçerli. Dönüş için de alabilirsiniz. Roma Termini istasyonu bayağı büyük bir gar. İçinde turizm ofisi de bulunuyor. Ayrıca kafeler, alışveriş mağazaları, restoranlar, magazin-kitap satıcıları aklınıza ne gelirse var. Alt katta Conad isimli bir marketten günlük alışverişinizi de yapabilirsiniz.

Fiumicino Havaalanı-Termini arası çalışan Terravision otobüsler 6 euro.  Yaklaşık bir saatte  ulaşım sağlıyor. Ayrıca gene havaalanından kalkan shuttle otobüsler var. Ücretleri daha yüksek.

ROME PASS KARTI: Roma'da en az üç günlük vakit geçirecekseniz Rome Pass kartı almanızı öneririm. Vatikan için ve havaalanı-şehir transferi için geçerli değil fakat bütün otobüs, metro, tramvaylara defalarca binebiliyorsunuz. Ayrıca ilk iki müzeniz ya da etkinliğiniz ücretsiz. Diğerleri yüzde elliye yakın indirimli. Zaten iki müzeye girmek kartın ücretini çıkarıyor. Yüzlerce kişinin beklediği kuyruklara girmemek de  güzel bir şey. Roma'da ellerinde Rome Pass kartı olduğu halde uzun kuyruklarda bekleyenleri gördüm. Böyle bir durum gerekmiyor. Görevliye söylüyorsunuz ve ayrı  bir sıradan içeri alınıyorsunuz.

Rome Pass kartını havaalanındaki ve  Termini istasyonundaki turizm ofislerinden (30 euro) alabilirsiniz. Aldıktan sonra arka yüzüne adınızı soyadınızı yazmanız ve tarih atmanız gerekiyor.Turizm ofisleri havaalanında konrolden geçtikten sonra sağda, Termini tren istasyonunda Via Marsala kapısından girince solda bulunuyor. Ayrıca birkaç büfede de satıldığını gördüm. Rome Pass zarfının içinden bir de şehir haritası çıkıyor. Bu haritanın güzel yanı arka yüzünde bütün ziyaret edilecek yerlere hangi ulaşım araçlarıyla gidebileceğinizi göstermesi. İnsana çok zaman kazandırıyor.

Roma'yı nasıl gezmeli? Birbirine yakınbölgeleri peşpeşe gezmek

zaman kaybetmeme açısından iyi bir planlama olabilirYa da bu işi yapan şehir turu otobüslerinden faydalanabilirsiniz. Bu otobüsler Termini tren istasyonunun önünden kalkıyor. Bir kaç firma var fakat Trip Advisor adlı siteden firmalar hakkındaki yorumları,  gitmeden okuyun derim.

Benim fikrime göre , her bölgeye sık sık giden ATAC otobüslerini kullanmak en güzeli. Bizim halk otobüsleri gibi. Aslında gezilecek mekanlar birbirine yakın sayılır. Fakat hem gidiş hem  gezinme hem de dönüş olarak  düşünülürse yürümek biraz yorucu olabiliyor. Bir bölgeye ulaşım aracıyla gidip  oradaki  birbirine yakın  yerleri ziyaret etmek uygun olabilir.

Gezi güzergahlarını mekanlara göre şöyle sıralayabilirim.

PIAZZA VENEZIA: Piazza Venezia, Palazzo Venezzia, Vittorio Emanuele Anıtı, Colosseo, Foro Romano, Palatino, Domus Aurea.

 SANPIETRO -VATİKAN: Otobüs ile gidilirse Cavalleggeri durağında inmek gerekiyor. 64 numara çok sık geçiyor. 19 no.'lu tramvay ve metro A ile de gitmek mümkün. Gezi sonrası yakındaki Castel Sant' Angelo kalesi ziyaret edilebilir.

TRASTEVERE: Termini'de H otobüsüne binilerek gidilebilir. Trastevere gezilir. Dönüşte aynı otobüsle Musei Capitolini ziyaret edilebilir. Tekrar Venezzia meydanına gidilebilir. Ya da Trastevere'den 8 no.lu tramvaya binilip Largo di Torre Argentina meydanında inilip gezilir.

PIAZZA SPAGNA: Metro A hattı ile ya da otobüsle gidilip, Piazza Spagna, Spanish Steps,  Piazza del Popolo, Galleria Borghese gezilebilir.

PIAZZA NAVONA, Pantheon, Fontana de Trevi de birbirine yakınlar. 



                             ROMA OTOBÜS DURAKLARINDAN BİRİSİ




Fermata durak anlamına gelir. "u" harfi gündüz otobüslerini, "n" harfi ise gece otobüslerini gösterir. Her otobüs durağında, geçen otobüslerin numaraları, başlangıç-bitiş ve ara durakları yazar.

Otobüs biletleri Tabacchi yazan dükkanlardan, ana otobüs duraklarından alınabilir. İsterseniz  metro, otobüs, tramvay dahil geçerli günlük bilet alabilirsiniz. (4 euro.)

Metro durakları ziyaret edilecek yerlere çok yakın değil. Sadece Metro A, Colosseo'nun tam önünde duruyor.
Bir de Flaminio durağı Piazza del Popolo ve Octaviano durağı Vatikan için, Spagna durağı Piazza Spagna için  uygun olabilir.

Vatikan'a gitmek üzere sadece zevk için Termini'den kalkan 19 no.lu tramvaya binmek istedim. Fakat hareket aralığı sık değil. Vatikan müzeleri de randevulu giriş yaptığından  geç kalmamak için otobüse binmek zorunda kaldım. 64 no.lu otobüs dedikleri gibi tam turist otobüsü. Birçok turistik yerin önünden geçerek Vatikan'a gidiyor ve durakta peşpeşe üç otobüs bile görebiliyorsunuz. Öndekiler kalabalık diye üçüncüsüne binmiştim ve o da hemen dolup hareket etmişti.

Dediğim gibi Termini tren istasyonunun yanındaki Cinquecento meydanı otobüslerin kalkış yeri. Duraklarda hepsinin gideceği yerleri gösteren tabelalar var. Ayrıca görevliler de çok yardımcılar. Her soruyu cevaplıyorlar.




                                      

6 Nisan 2013 Cumartesi

PIAZZA NAVONA (Navona Meydanı) - ROMA

                                                      NAVONA MEYDANI


 
Roma'nın batısında yer alan, bölgenin en canlı meydanlarından biri.  Eskiden bir stadyum üzerine inşa edildiği için oval-dikdörtgen  bir yüzeye sahip.
Kafeleri, restoranları, açık hava sanatçıları, resim satıcıları ve tabii ki yoğun ziyaretçi kalabalığıyla çok hareketli bir meydan.

                                                                                                   
                                           
                                          DÖRT NEHİR ÇEŞMESİ
                 
  Meydanda bulunan üçlü çeşme grubunun en ortasındaki "Dört Nehir Çeşmesi" (Fontana dei Quattro Fiumi), İtalyan  sanatçı Bernini'nin eseri. 1647-51 yılları arasında yapılmış. Bir dikilitaşın etrafında bulunan  figürler, dört  kıtadan dört nehri temsil ediyor.
                                                                                   
 Afrika kıtasından Nil, Avrupa'dan Tuna, Asya'dan Ganj ve Amerika'dan Rio de la Plata nehirlerini. Nil nehrini temsil eden figürün başı örtülü ve önünde bir palmiye bulunuyor.
                                     
                                           NEPTÜN ÇEŞMESİ
   
  
    Meydanın bir tarafında Neptün (Fontana del Nettuno)  çeşmesi var.


                                                  MOOR ÇEŞMESİ

Meydanın diğer tarafında ise Moor (Fontana del Moro) çeşmesi bulunuyor.


                                                                                                                                Çeşmelerin arka planında (üstte) barok mimari başyapıtlarından Sant' Agnese kilisesi  bulunuyor.  Dönemin ünlü mimarı Francesco Borromini tarafından17.yy.'da inşa edilmiş.



Navona meydanına  492, 87 ve 70 numaralı otobüslerle meydana ulaşmak mümkün. Hem gece, hem gündüz yürüyerek bile gidilebilir. Dediğim gibi çok hareketli bir yer. Sokak gösterileri yapanlar, portre sanatçıları, resim satıcıları alana renk veriyorlar. Restoranlarda fiyatların hayli yüksek olduğunu söylemeliyim. Fakat dondurmacılar çok bonkör. Neredeyse yalvarıyorum az olsun diye. Minicik külahın altı katı dondurma koyuyorlar. Özellikle Blue Ice markası revaçta. Eğer Pantheon'a giderseniz hemen yakınındaki bir sokakta Giolitti dondurmacısına uğramalısınız. Hakikaten çok lezzetli!  Gene de bizim Mado dondurmalarının yerini tutamazlar bana göre.

 Barok tarzdan da çok kısa bahsetmek istiyorum. 17. ve 18. yy.larda bütün sanat dallarında etkili olan, düz çizgilere karşı eğri çizgileri, simetriye karşı asimetriyi, durağan görünüme karşı dinamikliği savunan, özellikle resimde evrensel ışık yerine tek bir kaynaktan yansıtılan ışığı kullanmayı öngören bir sanat anlayışı. İtalya'da başlayıp sonraları diğer Avrupa ülkelerini de etkisi altına almış.  Dönem sanatçıları olarak Lorenzo Bernini, Francesco Borromini, Rubens, Rembrandt, Caravaggio gibi örnekleri sayabiliriz.

Navona meydanında da heykellerin ve mimari yapıların çok süslü olduğunu görüyoruz. Süslü kelimesi barok tarz için  iyi bir giriş tanımlaması olabilir. Mimaride özellikle dış cephelerde görülen bolca süslemeler, girinti ve çıkıntılar;  heykellerde çapraz duruşlar, duygusal ifadelerin yansıtılması, rüzgarın yarattığı dalgalanmalar göze çarpan özellikler. Böyle bir yerde de zaman geçirmek çok hoş oluyor. 




23 Mart 2013 Cumartesi

MARBELLA-SPAIN



 İspanya'nın Endülüs bölgesinde Sierra Blanca tepelerinin eteğinde bir sahil kenti. Günümüzde biraz popülerliğini yitirmiş olsa da, denize bakan bembeyaz badanalı evleri, kiremit çatıları, çeşitli lüks yatları ağırlayan marinası ile harika bir yer.
Küçüklüğümden hatırladığım, Suudi Arabistan Kralı Fahd ve Marbella isimlerinin birlikteliği. Sık sık yatıyla tatil için gitmesi gazetelere konu olurdu. Kral Fahd, zamanında çok sevdiği Marbella'ya her alanda büyük yatırımlarda bulunmuş  ve tabii ki  onun sayesinde  bu yörenin reklamı da  fazlasıyla gerçekleştirilmiş. Hatta kral öldüğünde Marbella'da yas ilan edilmiş.
                                                 
                                                      


Sahil boyunca lüks ürünler satan mağazalar mevcut. Satın alınmasa bile yeni tasarımları izlemek insana keyif veriyor.

14 Şubat 2013 Perşembe

EDINBURGH

                                                  EDINBURGH

Edinburgh'ya (Edinbra diye okunuyor) gidip döneli altı ay oldu fakat ben ancak fırsat bulup yazmaya başladım. Seyahatimi 23-27 Ağustos 2012 tarihleri arasında yaptım.  Gitmeden çeşitli kaynaklardan epeyce araştırma yapıp bilgi toplamıştım. Bu arada seyahat notlarını yazan bütün gezginlere teşekkür ederim. Hepsi de çok faydalı oldu.
Edinburgh'da uçaktan indiğimde hava sıcaklığı tahmin ettiğim gibi  12 dereceydi. Gümrükten geçip bavulumun içinde en üste koyduğum kabanımı üzerime giydim. Havaalanında VisitScotland yazan mağazadan gerekli haritaları ve şehir içine doğrudan ulaşım sağlayan Airlink otobüs biletimi gidiş dönüş olarak aldım. (6 Sterlin.) Bu otobüsler havaalanı çıkışında hemen solda, mavi renkli ve üzerlerinde "Airlink" yazıyor. Otobüslerin sol tarafında koltuklar var, sağ kısım ise bagajlara ayrılmış. Waverly tren istasyonunun da bulunduğu şehrin tam merkezine götürüyorlar.  


Edinburgh'da şehir içi otobüslerinde şöförün yanındaki bir makinaya para atıyor ve biletinizi alıyorsunuz. Eğer fazla para attıysanız üstünü vermiyor, bu yüzden bozuk para bulundurmak gerekiyor. En güzeli günlük bilet almak. Bir gün içinde defalarca binebiliyorsunuz ve şehir turu(hop on hop off) otobüslerinin de gittiği her yöne seferleri var. İnternette Edinburgh otobüs numaralarını ve güzergahlarını gösteren çok faydalı bir site var. Oradan seyahat öncesi ya da varıştan sonra rahatlıkla bilgi alabilirsiniz. Eminim çok işeyarayacaktır(http://lothianbuses.com/) 

Edinburgh havaalanında otobüs duraklarının bulunduğu yerden de tarife almak mümkün.


                           NATIONAL MUSEUM OF SCOTLAND


 Edinburgh'da 4 gün kalacaktım. Vaktimi çok iyi değerlendirmek istediğimden otelime yerleştikten hemen sonra  National Museum of Scotland'a gittim. Müze 10.00 ve 17.00 saatleri arası açık. Giriş ücretsiz. İskoçya'nın kuruluşundan bu yana (yeryüzü oluşumu dahil) ulusal tarihine ait ne varsa; heykeller, resimler, savaş aletleri, eski ahşap eserler, taş eserler, F1 pilotunun arabasına kadar bu müzede görmek mümkün.